5 dakika okuma süresi
Bir arkadaşımızın başa çıkmakta zorlandığı, rahatsızlık hissettiği, zihnini meşgul eden ve ruh sağlığını etkileyen bir konuda bize açılması önemli bir andır. Arkadaşımızın paylaştıklarına karşı verdiğimiz ilk tepkiler, ya onun yaşadıklarını ve hissettiklerini bizimle paylaşma kararını güçlendirebilir ya da bizden veya bir başka kişiden destek almaktan vazgeçmesine neden olabilir.
Bir arkadaşımız bize açıldığında, empatik yaklaştığımızı ve onu yargılamadan dinlediğimizi gösteren tepkimiz, ona duygularının geçerli ve anlaşılır duygular olduğunu gösterir. Bu da onu güvende hissettirir ve anlatmak istediği konuda açılması için onu cesaretlendirir. Empatik ve destekleyici yaklaşımımız, ruh sağlığını olumsuz etkileyen konular hakkında konuşmaları normalleştirmede rol oynayabilir. Anlayışlı ve duyarlı bir şekilde yanıt vererek, arkadaşımızın sorunlarını başkaları ile konuşmaktan alıkoyan endişelerini azaltabiliriz. Ayrıca bu konuları konuşarak destek almak istediği durumda, başkaları tarafından zayıf ya da güçsüz olarak etiketlenmek gibi endişelerini gidermesine katkıda bulunabiliriz. Bu da arkadaşımızın baş etmekte zorlandığı konuları konuşmayı ve gerektiğinde yardım aramasını daha kolay hale getirebilir.
Destekleyici bir kişi olarak arkadaşımızın yanında olmaya istekli olmak son derece önemlidir. Tepkimiz, gelecekteki etkileşimlerin derecesini belirleyebilir, arkadaşımızın yardım aramaya, duygularını paylaşmaya devam etmesini kolaylaştırabilir ve sonuçta psikolojik iyi olma halini destekleyebilir.
Bir arkadaşımızın ruh sağlığı ile ilgili bir konuda problemi olduğunda ona anlayışla karşılayacak ve onun zorlandığı konu hakkında güçlenmesini destekleyecek şekilde yaklaşmak için bazı örnekler aşağıdaki gibi olabilir. Örnekler ‘’Yapılması Gerekenler’’ ve ‘’Yapılmaması Gerekenler’’ başlıkları ile verilmiştir.
Arkadaşımız paylaşmaya başladığında tüm dikkatimizi vererek, sözünü kesmeden ve telefon gibi başka bir araç ile ilgilenmeden dinlemeliyiz. Ona düşüncelerini ve duygularını rahatça ifade etmesi için zaman ve alan tanımalıyız. Arkadaşımız özellikle sormadıkça öneride bulunmaktan, yorum yapmaktan kaçınmalıyız.
Örneğin: "Seni dinlemek için buradayım, paylaşmak istediğin kadarı ile her şeyi paylaşabilirsin. Zaman açısından da baskı hissetme, seni dinlemeye hazırım."
Arkadaşımızın rahat hissetmesini sağlayarak, konuşmanızın gizli kalacağını dile getirdiğimizden ve onu koşulsuz destekleyeceğimizi bildiğinden emin olmalıyız.
Örneğin: "Benimle paylaştığın her şeyin aramızda kalacağını bilmeni isterim. Benimle herhangi bir konu hakkında konuşabilirsin"
Empati göstererek duygularını kabul etmeliyiz.
Örneğin: "Bu şekilde hissettiğini duyduğuma üzüldüm. Gerçekten senin için zor olmalı."
Dile getirdiği veya getirmediği duygularını gözlemleyebilir ve bahsettiği duyguları yansıtarak onun bakış açısını anladığımızı gösterebiliriz.
Örneğin: "Bu durumdan gerçekten çok etkilendiğini (üzüldüğünü, kızdığını, hayal kırıklığına uğradığını, çaresiz hissettiğini) görüyorum. Paylaştığın için teşekkür ederim’’.
Paylaştığı konu hakkında açık uçlu sorular sorarak destek olabiliriz. “Niçin”, “neden” soruları arkadaşımızda sorgulanma hissi yaratabilir. “Niçin”, “neden” ile başlayan soruları sormadan; “ne” ve “nasıl” gibi açık uçlu sorularla duygu ve düşüncelerini dışa vurmasına destek olabiliriz.
Örneğin:
“Bu duyguları tetikleyen konu hakkında daha fazla bilgi verebilir misin?"
“Böyle hissetmene/düşünmene ne neden oldu?”
Bazı kişilerin tamamen açılması zaman alabilir. Sabırlı olmak ve arkadaşımıza kendi hızında, kendini hazır hissettikçe açması için ihtiyaç duydukları alanı ve zamanı vermeliyiz.
Örneğin:
“Bana anlatmak istediğin kadar anlatabilirsin”
“Paylaşmak istediğin kadar, paylaşmaya hazır olduğun kadarını dinlemeyi isterim.”
Arkadaşımıza bizimle paylaştığı duygu ve düşüncelerinin doğal olduğunu ve bazı kişilerin de benzer zorluklarla karşılaştığını söyleyebiliriz.
Örneğin: ”Bu şekilde hisseden sadece değilsin. Birçok kişi bu durumla karşılaşıyor.”
Ona destek olmak için burada olduğumuzu ve bununla yalnız başına başa çıkma zorunluluğu olmadığını hatırlatabiliriz.
Örneğin: “Yanındayım ve bu problemi çözerken de yanında olacağım.”
Eğer arkadaşımız daha fazla konuşmak istemiyorsa veya daha fazla açılmak konusunda rahatsız olmuş görünüyorsa, sınırlarına saygı göstermeli ve konuşmaya hazır olduğunda her zaman yanında olduğumuzu söyleyebiliriz.
Örneğin: "Bu konuda daha fazla konuşmaya hazır değilsen anlıyorum. Sadece şunu bilmeni isterim ki ihtiyacın olduğunda buradayım."
Durum ciddi görünüyorsa veya arkadaşımız önemli ölçüde zorluk yaşıyorsa, nazikçe bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım aramayı dile getirebiliriz.
Örneğin: "Belki de bu yaşadıkların ve hissettiklerinle ilgili bir uzmanla konuşman yararlı olabilir. Dışarıdan ve bu konuda uzman bir kişiye hissettiklerini aktarabilmenin sana iyi gelebileceğini düşünüyorum. İstersen kim olabilir diye birlikte bakabiliriz.’’
İlk konuşmadan sonra, arkadaşımızı düzenli olarak kontrol etmeyi ihmal etmemeliyiz. Bu, onun iyi olma halini gerçekten önemsediğimizi gösterir.
Örneğin: "Son konuştuğumuzdan beri nasıl hissediyorsun? Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım."
Arkadaşımıza destek olma sürecinde önemli olan iki yaklaşım vardır: empatik yaklaşım ve sempatik yaklaşım.
Empati, duyguları anlamaktır:
Bir arkadaşımız ruh sağlığı zorluklarıyla karşılaştığında, onun hislerini ve deneyimlerini gerçekten anlamaya çalışmak empatiyi ifade eder. Onun yerine kendimizi koyarak nasıl hissedebileceğini düşünmek, onunla daha derin bir bağ kurmamıza yardımcı olur. Empati, sadece üzülmekten daha fazlasını içerir; kişinin iç dünyasını ve yaşadıklarını anlamaya çalışmak anlamına gelir. Empati cümleleri şunlar olabilir:
"Biliyorum, ekonomik problemler seni çok yordu. Senin yerinde olsam ben de aynı hissederdim."
"Yıllardır arkadaşın X ile yaşadığın anlaşmazlık, gerçekten zor bir durum olmalı. Kendimi senin yerine koyarak nasıl hissederdim diye düşünüyorum."
"Partnerine karşı güvensizlik yaşamak gerçekten zor olmalı. Eğer senin yerinde olsaydım, ben de aynı şekilde hissederdim."
"Endişeli olduğunu görüyorum. İş görüşmeleri sonrası belirsizlik zorlayıcı olabiliyor.’’
Sempati, başka birinin zorluklarına üzülmeyi ifade eder. Ancak sadece üzülmek, arkadaşımızın hislerini tam anlamıyla anlamamak anlamına gelir. Empati, bu noktada devreye girer. Empatiyle yaklaştığımızda, onun yerine kendimizi koyup nasıl hissedebileceğini anlamaya çalışırız. Bu da daha anlayışlı ve etkili bir destek sağlamamıza yardımcı olur.
"Sınavının iyi geçmediğine üzüldüm. Umarım her şey yoluna girer."
" X ile yaşadığın anlaşmazlık için üzgünüm. Umarım sorunlarınızı çözebilirsiniz."
"Uzun süredir yolunda giden bu ilişkide güvensizlik yaşadığın için, üzgünüm. Umarım her şey düzelir."
“Endişeni hissediyorum, dilerim en kısa zamanda haber alırsın.”
Empati ve sempati, birbirine benzeyen kavramlar gibi görünebilir; ancak aralarında önemli bir ayrım var. Özellikle arkadaşlarımıza ruh sağlığı konusunda destek olurken bu farkı anlamak, daha iyi bir destek sağlayabilmemiz açısından büyük önem taşır. Sonuç olarak, arkadaşlarımıza destek olurken sadece üzülmekle kalmayıp, empatiyle yaklaşmaya özen göstermemiz önemlidir. Arkadaşımızın duygusal dünyasını anlayarak ona yalnız olmadığını hissettirerek, ihtiyacı olan desteği sağlayabiliriz.
Empatiyle sempati arasındaki farkı anlamak, daha sağlıklı bir iletişim kurmamızı ve kendi duygusal sınırlarımızı da korumamızı sağlar. Destek sağlarken empatik bir şekilde yaklaşmayı unutmayalım!
Kendimizi de ihmal etmeyelim. Bu anlamda özbakım önemlidir. Bir arkadaşımızın ruh sağlığına destek olmak duygusal olarak yorucu olabilir. Kendi ruh sağlığımızı koruduğumuzdan ve ihtiyaç duyduğumuzda destek almaktan kaçınmamalıyız. Arkadaşımıza yaklaşırken empatik bir yaklaşımda mı yoksa sempatik bir yaklaşımda mı olduğumuzu kendimize sormamızda fayda var.